BİLİM MERKEZİ
Bilginin önemi, açıklama istemi ve sunulan teoremlere kanıt getirme arzusu M.Ö. 600 yıllarında Sokrates öncesi filozofların cevap aradığı ilk soru olan her şeyin nasıl başladığını düşünmek olmuştur. Bu soruya verilen ilk cevap ilk filozof olarak bildiğimiz Thales tarafından su denirken, Anaksimandros belirsizlik demiş ve Anaksimenes hava olduğunu iddia etmiştir. Daha sonra Sokrates tarafından cevap aranan soru rotasını değiştirip; iyi ve kötünün temelinin ne olduğu ve iyi insanın nasıl yaşaması gerektiği haline dönüşmüştür. Daha sonra Platon ve Aristoteles ile insanın ilme ve bilmeye olan düşkünlüğü zirve yapmıştır ve yeni bilimsel metotların girizgahı yapılmıştır. Bu düşkünlük ilk dönem filozoflarının matematiğe olan bu hayranlığı, matematiğin gizemli dünyasında keşife çıkmaya bir bakıma onları mecbur bırakmıştır. Mesela; bir üçgenin iç açılarının neden 180° olduğunu, pi sayısının nasıl bulunduğu (Arşimed tarafından), her çember ve dairenin çevresi bulunurken bu acayip “pi” sayısının neden karşımıza çıktığı filozofları her zaman hayrete düşürmüş ve cevap bulmaya itmiştir. Bize ilk dönem filozoflardan kalan miras sadece eserleri değil aynı zamanda bilgiye olan aşkları, bitmek tükenmeyen enerjileri, ve düşünce yapılarıdır. Bilme sevdasının içimizde yol açtığı bu devinim ve istek aslında bilim adamının en doğru tanımıdır.
Descartes 16.yy’da yaşadığımız her şeyin aslında beynimizde olduğunu (Bilişsel bilimlerin şu an bize deney yoluyla söylediği bulgu) ve dolayısıyla aslında bütün insanların beyinlerinin sadece gerekli besin ve maddelerin verildiği bir kapta olabileceği ve bunun aksini ispatlamayacağımızı belirtmiştir. Bu bilmeceden çıkış yolunu ise ünlü sözü “cogito ergo sum”: “Düşünüyorum, öyleyse varım” lafı ile çözdüğünü iddia etmiştir. Bu söz günümüzde büyük bir etki bırakmış, ve insanların bilmeye ve bulmaya olan heyecanını arttırmıştır. Felsefenin yaratmış olduğu bu etki bizim şu an bilim dalları olarak bildiğimiz alanları kurmuş ve eğitimin temel bir ihtiyaç olduğunu bir nebze de olsa kanıtlamıştır. Bu mentalitenin sonucu; internet, bilgisayar, telefon gibi muhteşem buluşların yanı sıra, insanlığın yaşam kalitesini etkileyecek tıp, insan yapısını öğrenmemizi sağlayan biyoloji, doğanın kanunları ve nasıl işlediğini araştıran fizik, maddelerin birbiri arasında ki etkileşimi ve yapıtaşlarını araştıran kimya; ve tabi ki bütün bilimlerin anası ve vatanı olan matematiğin üremesi ve gelişmesi olmuştur. Günümüz de doğa bilimlerinde gelmiş olduğumuz noktanın insanlığın bilgi seviyesinin en üst seviyesi olma sebebi geleceğin bilim insanlarının deneyleri ve deneysel metotları görsel bir şekilde tecrübe etmesi ve bu deneyleri uygulamalı şekilde deneyimlemesidir.
Bu merkezlerin, geleceğin bilim adamlarının yetişmesini sağlayan ilk kıvılcımların zihinlere atıldığı mekanlar olmasını amaçlanmaktadırTASARIM KARARLARI
*Mevcut çevre ve yeşil dokuya uyum ve aidiyetin sağlanmasının yanı sıra kent için yeni bir odak noktası olması istenmiştir.
*Yapının doğal ve özgün yeşil doku içerisinde adeta kaybolan bir yapı olması, bu sayede yeşil dokunu sürekliliğinin sağlanması tasarıma yön vermiştir.
*Tasarlanacak bilim merkezinin çevredeki eğitim yapıları ile ilişki kurması, ortak avluda buluşmalarına imkan verilmesi, ve öğrencilerin bilim merkezini aktif olarak kullanabilmelerinin sağlanması istenmiştir.
*Tasarlanan bilim merkezinin sadece bir bina olmaması, aynı zamanda filyos çayına bir seyir platformu oluşturması istenmiştir.
*İhtiyaç programında istenen mekanlar bir araya getirilirken, mevcut yapılı çevrenin(SEKA yerleşkesi) morfolojisinden esinlenilmiş ve platform altında bütün hale getirilmiştir.
*Proje alanında yer alan koruluk içerisindeki yetişkin ve özgün dokunun korunması koşulu ile rekreatif öneriler (yarı açık alanlar, teraslamalar, yürüyüş yolları, parkurlar) tasarlanmıştır.
YERLEŞİM ve PROGRAM KARARLARI
Yarışma alanı Zonguldak Çaycuma ilçesinin güneyinde konumlanan eski SEKA yerleşkesi olarak da bilinen alanın içinde yer almaktadır. Yarışma alanının içinde bulunduğu ada; sosyal tesisler, anaokulu, lise, ilköğretim, huzurevi, öğrenci yurdu gibi programları barındıran yapıları içermekle birlikte doğal ve özgün bitki dokusuna sahiptir. Tasarıma başlarken kentsel analizler, mevcut çevredeki yapıların aks ve gridal sistemindeki örüntü, iklimsel veriler, mevcut özgün yeşil doku, yapının işlevsel ve imgesel özellikleri dikkate alınmıştır. Bu bağlamlar ışığında yapının eğitim yapılarına yakın bir konumda olması ve yeşil dokunun en zayıf olduğu kısımda yapılmasına karar verilmiştir. SEKA yerleşkesi yapı morfolojisi analiz edilerek, ihtiyaç programında istenen mekanlar benzer dokuda bir araya getirilmiştir. Bir araya getirilen mekanlar platform sayesinde total mekan özelliğine kavuşturulmuştur. Topoğrafya plastiğinin bir parçası gibi kente doğru uzanan yapı bakı terasını oluşturmuş ve kent belleğine güç katan simgesel bir odak noktası oluşturması tasarımın ana çıkış noktasıdır.
Yapı, tek katlı olarak tasarlanmıştır. Batı yönünde, eğim sayesinde gömülerek yapı bakı terasını oluşturur. Ana giriş kapısı doğu cephesinde +30.00 arazi kotu olarak belirlenmiş ve projede 0.00 kotu olarak gösterilmiştir. Ana fuayede girince hemen karşıda 11m yüksekliğindeki şarkaç kullanıcıları karşılayarak merak duygusu uyandırır. Derslik, laboratuvar, idari birim ,çok amaçlı salon, sergi salonları, kafeterya ve destek mekanlarına giriş holünden doğrudan ulaşılmaktadır. Cam bölücülerle ayrılan iç bahçe fuayede alt mekanların oluşmasına olanak verirken , fuayedeki fiziksel bölünmeye karşın ,görsel sürekliliğin kesilmemesini sağlamıştır. İç bahçede bulunan amfi merdiven alternatif etkinlik alanı olmasının yanı sıra bakı terası ile giriş holünün düşey sirkülasyonun bütünleşmesini sağlamıştır. Girişin hemen sağında bulunan kafeterya hem dışarıdan hem giriş holünden hizmet verebilmektedir. Sergi hollerinin Farklı sergilerin yerleştirilmesine uygun şekilde esnek, bölünebilir, birleştirilebilir nitelikte sırt sırta çözülmesi, hafif bölücü duvarların kaldırılması durumunda 975m² lik büyük bir sergi salonunun oluşmasına imkan vermektedir. Sergi hollerinin hemen arkalarında yer verilen depo ve teknik mahalleri sayesinde rahatlıkla servis alabilmektedir. İhtiyaç programında olmayan planetarium, tasarımın genişleme alanında düşünülmüş ,vaziyet planında öneri alanı olarak gösterilecektir.
MEKANİK TESİSAT KARARLARI
Yapının havalandırması, karışım havalı klima santralleri ile sağlanacaktır. Bu sayede iç ortam ısısı daha yüksek oranda kullanılabilecek ve enerji verimliliği sağlanacaktır. Mahallerdeki hava kanalları dekoratif hava kanalları şeklinde olup estetik yapıyı bozmayacaktır. Şebekeden alınan kullanma suyu standart proseslerin akabinde su deposunda depolanacak ve kullanım suyunun devamlılığı sağlanacaktır. Kullanım suyu aktif karbon filtre, iyonizer cihazı ve su yumuşatma cihazından geçirilerek kullanıma sunulacaktır. Yapının ısıtma ve soğutma ihtiyacı toprağın 2m altına döşenerek kanallar sayesinde dengede tutulacak, yetersiz gelebileceği günlerde de enerji verimliliği yüksek yoğuşmalı kombi vasıtasıyla karşılanacaktır. Yapının yangın tesisatı Türkiye Yangından Korunma Yönetmeliği ve NFPA standartları doğrultusunda yapılacaktır. Sprink ve hidrant tesisatı uygulanacaktır. Gerekli mahallere tüplü ve hortumlu yangın dolapları yerleştirilecektir. Havalandırma kanalları duman tahliye kapasitesi doğrultusunda tasarlanacaktır.
ELEKTRİK TESİSAT KARARLARI
Bina içerisinde ayrılan teknik mahallerde trafo, OG hücreler ve Jeneratörler bulunan enerji merkezi planlanacaktır. Sergi salonlarının aydınlatma ihtiyacı, yapı üzerine kurulacak olan güneş pillerinde depo edilen enerjiden karşılanacaktır. Özellikler sergi salonlarını esnek mekan tasarımına imkan sağlayabilmesi için yükseltilmiş döşeme önerilerek, değişen tesisat gereksinimlerine hızlı ve sağlıklı çözümler üretilmesi istenmiştir. Bilim merkezi genelinde doğal ışığın kullanımı önemsenmiş olsa da, doğal ışığın dahi kontrollü olarak mahallere alınması istenmiştir. Aydınlatmada mimar ve idare’nin görüşü alınarak ana fuaye için dekoratif sarkıt tipte armatürler seçilecektir. Sergi salonları için noktasal aydınlatma sağlayan armatürler önerilmiştir. Ayrıca projede gerekli uygun yerlere güvenlik aydınlatma tesisatı (Acil Aydınlatma) düşünülecektir.
SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK KARARLARI
Çevre koşulları yaşam kalitesini doğrudan etkiler ve yönlendirir. Fiziksel bağlamdaki endişeler, iklimsel veriler ve kültürel duyarlılık sayesinde yarınımızı düşünerek kaynaklarımızı kullanmamızın uzun vadede ve gelecek nesiller için de kendi kendine yetebilmesini önemlidir. Zonguldak Çaycuma özelinde düşünüldüğünde ortalama yağışlı gün sayınısın ve ortalama yağış miktarının oldukça fazla olması önemli bir kaynaktır. Depolarda biriktirilen yağmur suları; çöktürme işleminden sonra kimyasal ve biyolojik oksijen ihtiyacı giderilerek içme suyunun kullanılmasına gerek olmayan hem tuvalet rezervuarlarında hem de peyzajın sulanmasında kullanılacaktır. Bununla birlikte ortalama güneşli gün sayısının düşük olmasına karşın yapının bilim merkezi olması, ziyaretçilerin gelişen teknolojiyi deneyimleyebilmeleri noktasında güneş pillerinin uzun vadede kuruluş maliyetini karşılayacağı düşünülerek önerilmektedir. Mekanik sistemlere entegre olarak ,Isıtmak ve soğutmak için kullanacağınız enerjinin % 80 ini ücretsiz ve tükenmez enerji olan havadan, topraktan ve toprak altındaki sudan, kalan kısmını ise elektrikten karşılayan ısı pompasının kullanımı, bilim merkezinin ısıtma- soğutma maliyetlerini düşüreceği için önerilmektedir. Statik açıdan önerilen karma taşıyıcı sistemin seçimi ve tasarımı; estetik, emniyetli ve ekonomik olması hedeflenmiştir. Bununla birlikte, Yörede üretimi yaygın olan ateş tuğlasının duvar malzemesi olarak tercih edilmesi hem nakliyat maliyetinin minimuma indirilmesi hem de yöresel malzemenin sürdürülebilirliği açısından tercih edilmiştir.
PEYZAJ KARARLARI
Çaycuma Bilim Merkezi yarışma alanı mevcut çok yıllık bitki dokusuna sahiptir. Bu bitki dokusu tamamen koruma altına alınmıştır. Önemli habitatları, türleri ve ekosistemleri koruma altına alan iç alanlardır. Merkez alanlar bir peyzajdaki ekolojik açıdan önemli doğal alanlar ile olası yaban yaşam habitatlarıdır. Bir ekolojik ağ sistemi içerisindeki en önemli bileşenlerden bir diğeri de çekirdek bölge ve koridorların etrafını saran tampon bölgelerdir. Tampon bölgeler ekolojik ağı dış etkenlere karşı korurken içerisindeki canlı siteminin devamlılığını destekleyen bir çeperdir. Tampon bölgelerde daha düşük yoğunlukta kullanımlar veya pasif rekreasyon alanları yer alabilir. Ekolojik ağ modelinin tampon bölgeye sahip olması, diğer sürdürülebilir yaklaşımlardan onu ayıran en önemli özelliğidir. Korunması gereken alanlar ekolojik ağların çekirdek bölgelerini oluşturur. Ekolojik ağı dışarıdan gelecek zararlardan korur. Koridorlar ise, çekirdek bölgeler arasında bağlantı sağlayan, haberleşme ve iletişim olanağı yaratan kuşaklar, hatlardır. Çekirdek alanlar koridorlarla birbirine bağlanır. Organizma hareketlerinde kullanılan koridorlar, peyzajlardaki diğer ekolojik işlevlerin akışı bulunan da yer alırlar, insanların yoğun olarak yer aldığı (kentsel ortamlar gibi) peyzajlarda, fauna ve flora türlerine habitat sağlama görevini üstlenirler. Kentin içinde sürekliliğini olan bir yeşil kuşak için koridor tasarımı kilit önem taşımaktadır. Geliştirilecek koridorlar çamlık habitatına açılacak, birbirlerini besleyen bu yeşil ağ sistemi Çaycuma kentini ekolojik anlayış ile dönüştürecektir.